-
MUSTAFA BALI
Tarih: 10-02-2025 00:28:00
Güncelleme: 10-02-2025 00:28:00
Bugün Velilerimizin iyi okul, iyi öğretmen arayışı; öğretmenlerimizin ilgili veli, nitelikli öğrenci arayışı ve tabi ki eğitim yöneticilerimizin eğitimde kaliteyi nasıl artırırız, okulun güvenlik ve temizlik sorunlarını nasıl çözebiliriz, bakanlığın hangi modülünde hangi işi nasıl takip edebiliriz, öğretmen eksikliğini nasıl çözeriz, toplantılar, projeler, stratejik planlar ve sayamadığımız yüzlerce konu arasından işleri biraz rolantiye alabileceği Sömestr tatiline kavuştuk, derken o da bitti.
Bursa’mızda 2 bin 3 , ülkemizde 75 bin 467 okulumuz; Bursa’mızda 660 bin, ülkemizde 19 milyon 155 bin öğrencimiz; Bursa’mızda 40 bin 732, ülkemizde 1 milyon 168 bin öğretmenimiz ve eğitim sistemimizin tüm paydaşlarıyla birlikte 2024-2025 eğitim öğretim yılı 2. Dönemine başladık.
Lgs sonuçları açıklandığında velilerimize tercih konusunda yardımcı olabilmek, biraz da kendi danışan trafiğimi azaltmak için yazmış olduğum, ‘’ LGS Üzerine’’ başlıklı yazimda tercih konusunu özellikle anlatmıştım. Buna rağmen geçtiğimiz dönemde yanlış tercih yapanlar da hatalarıyla yüzleştiler. Sanırım bu dönem kendilerine uygun okul arayışları devam edecektir.
Yine özellikle ortaöğretimde devamsızlık konusunu velilerimizin ve öğrencilerimizin yeterince anlamadıklarını gördük. Eğitim yöneticilerinin bütün iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen devamsızlıktan sınıfta kalan öğrencilerimiz oldu.
Öğretmenlerimizin özür grubu atamaları yapıldı. Okullarda norm kadro düzenlemeleri yapılarak norm fazlası öğretmenlerin atamaları yapıldı.
Sömestr tatilinde öğretmen ve öğrencilerimiz dinlendi. Onbeş günde kendilerine bir dönem yetecek enerji depolayıp, tabiri caizse önbelleği temizleme fırsatı buldu.
Bu onbeş günlük tatilde şehrin trafiği bile neredeyse normale döndü.Binlerce servis aracının trafikten çekilmesi trafiği rahatlattı.
Velilerimiz (özellikle anneler) sömestr tatilinde çocuklarıyla daha çok ilgilenmek zorunda kaldıkları için öğretmenleri daha iyi anlama fırsatı buldular.
Tabi bu sömestr tatilinin en acı olayı hiç tartışmasız, Bolu Kartalkaya’daki otel yangını oldu. Yangından etkilenen tüm vatandaşlarımıza çok üzüldük. Ama en çok da aileleriyle mutlu bir tatil yapmak isterken, yanarak ya da dumandan boğularak hayatını kaybeden çocuklara üzüldük. Üzülürken de biz eğitimcilerin bunda ne kadar payı vardır diye de düşünmeden edemedik.
Buradan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Allah hiç kimseye bir daha böyle acılar yaşatmasın. Sorumluların da bir an önce bulunup hakettiği cezayı almalarını ve toplum vicdanının rahatlatılmasını temenni ediyorum.
İkinci dönemde eğitimin tüm paydaşlarının birinci dönemi tekrar gözden geçirerek hatalarını düzeltmek için uğraşmaları gerekiyor. Başta velilerimizin iyi öğretmen, iyi okul aramak yerine, kendilerine "Ben nasıl daha iyi bir veli olabilirim, çocuğumla nasıl bir iletişim içinde olmalıyım, çocuğumun verimli ders çalışabilmesi için neler yapmalıyım? Ve benzeri soruların cevabını bulması gerekiyor.
Öğretmenlerimizin de "öğrenemeyen öğrenci yoktur." prensibinin gereği olarak her öğrenciye uygun yöntem, teknik ve metodları uygulayarak her öğrenciye hakettiği egitimi vermeleri gerekmektedir. Ayrıca her öğretmen, mesleğini daha iyi icra edebilmek için çağımızın tüm beceri ve donanımlarına da sahip olmaya çalışmalıdır.
Öğrencilerimize gelince; bir kere her öğrenci içinde bulunduğu sürecin geçici olduğunu ve bu süreçte kendisine verilen eğitimi alması gerektiğini bilmeli. Bulunduğu etaptaki başarısının bir sonraki etab için hazırlık olduğunu bilmelidir. Bilgi öğrenmenin yanında temel insani değerleri, milli ve manevi değerleri öğrenmelidir. Zihinsel gelişimin yanında psikolojik ve ruhsal gelişimin de okulda olacağını bunun kendisi için bir fırsat olduğunu bilerek hareket etmelidir. Ayrıca unutulmamalıdır ki dünyanın çok daha zorlu şartlarında milyonlarca öğrenci her gün bu süreci yaşamaktadır. Savaşların ve doğal afetlerin harabeye çevirdiği okullarda, derme çatma çadırlarda, imkansızlıklar içinde eğitimlerini sürdürmektedir. Ülkemizin eğitim konusunda geldiği noktanın bir çok yönden iyi bir noktada olduğunu bilmek ve hakkını teslim etmek gerekiyor.
Gençler, kendilerini geleceğin yetişkinleri olarak görmeli ve buna göre geleceğe hazırlanmalıdır. Gençlerimiz, sadece kendi beklentileriyle sınırlı kalmayıp, ülkesine ve milletine karşı da sorumludurlar. Ülkemizin dünyanın en ileri ülkesi olması bugünkü çocukların ve gençlerin iyi yetişmesine bağlıdır.
Bize düşen de devletimize ve kurumlarına güvenmek, okullarımızın ve öğretmenlerimizin çocuklarımıza daha iyi bir eğitim vermesi için onlarla sürekli iletişimde bulunmak, öğrenci, öğretmen ve okullarımıza her konuda destek olmaktır.
Unutulmamalıdır ki eğitim evde başlar, okulda tamamlanır. Anne ve babaların temel atmadığı zihinlere öğretmenler şaheser dikemez.