içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Eskiye Hasret İle…

Eski denilince nostaljik olan gelir insanın aklına. Fakat benim anlatmak istediğim maziye gitmek veya nostalji yapmak değil. Uzun ve soğuk kış gecelerinde ailecek oturup izlediğimiz dizlerde, gördüğümüz entrikalar karşında yok artık! diyerek hayrette düştüğümüz. Bu çağdan geriye dönüp baktığımızda, bizi bir araya getiren değerlerin nasıl yok olup gittiğini görüyoruz. Eskinin aile yapısını, mahalle ortamını, komşuna koşulsuz güvenmeyi, ailenin bir arada olması için çaba veren bireyler v.b. bu örnekleri çoğaltabiliriz. Tabii ki o zamanlarda toplum içinde bir dizi olaylar yaşanırdı fakat toplumun her alanında bir çürüme söz konusu değildi. Bugün geldiğimiz nokta bu çürümüşlüğü derinleştirmektedir. Sanat kendi görevini yapamamakta ve sanat adı altında yeni bir popüler kültür yaratılmaktadır.

Bir arada yaşayan ve paylaşan insanlar…

90’lı yıllarda yapılan dizilerin biçim ve özüne bakınca aile ve mahalle insanının bir arada ve paylaşarak yaşamasını yansıtırken. Bugünün dizilerinde aile için öz kardeş ile bile herhangi bir paylaşım yok ve herkes birine sonsuz kötülük yapabiliyor. Hal böyle olunca utanma ve ahlak duygusunu kaybeden toplum derin bir çürümüşlük içinde ahlaki çöküş yaşamaktadır. Gündemden düşmeyen çocuk ölümleri aile içi şiddet, yoksulluğun yarattığı derin buhran ülkece bizi umutsuz ve yalnızlaştırmaktadır.

Tükenmeye az kaldı…

Mahallenin Muhtarlar… Süper Baba… Bizim Aile… Ekmek Teknesi… bu dizilerin özünde birliktelik ve yapıcı bir durum vardı. Kadını, çocuğu koruyan paylaşmanın derin anlamını bize anlatan yapısı bize insani bir durumu vermekteydi. Sokağa çıktığımızda selam verdiğimiz komşuluk, alışveriş yaptığımız bakkal, kasap ve manav, beraber tavla oynadığımız kahvehanelerdeki insanlar güvenilirdi. Şimdiki gibi çocuk kaybolduğunda komşunun istismarına uğramış ve öldürülmüş bir şekilde bulunmazdı. Kadın karanlık çökünce korkarak başıma bir şey gelir diye koştur koştur eve girmezdi. Herkes bilirdi ki burası benim mahallem burada başıma bir şey gelmez güveni vardı.

Biz ne zaman bu hale geldik…

Biz bu hale bir günde gelmedik, toplum yavaş yavaş yozlaştı. Gecekondular kentsel dönüşüme girerek apartman dairelerinde karşı komşuyu tanımadan oturmaya başladığında bu hale geldik. Çıkarlarımız vicdanımızın önüne geçince bu hale geldik. TV ekranlarında gördüğümüz hayatlara özenince bu hale geldik. Biz bu duruma göz göre göre geldik. Sosyal medyada aradığımız adaletti karşımızdaki insana sağlamayınca toplumca çürümüşlük halini aldık.

Kısacası eskini TV programları aileyi bir araya getiren bir dramatik yapıya ve katarsise sahipken bugünün TV programları insanı yalnızlaştıran ve ayrıştıran bir dramatik yapıdadır ve katarsis ise artık yoktur. İnsanoğlu Post modern çağa uygun ben merkezli bir düşüncededir. Bundan dolayı eskiye olan özlem eskiyi yaşayan insanların nostalji dünyasında kalmaya mahkûm edilmiştir. Fakat yaşam devam ediyor ve geleceği inşa etmek için dünü unutmadan yarına köklü bir miras bırakılmalıdır.

Bu yazı 248 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum